En Baba Blog

Babaların buluşma noktası

20.AY

with 4 comments

-Artık bebek yatağına sığamadığı için kendisini yer yatağına transfer ettik. Ancak 100 x200 cmebatlarındaki yer yatağı bile elemana dar geldi,gece ne zaman kalksam kendisini yerde buluyorum. Henüz hastalanmadı ama “beton çeker” efsanesinden korktuğumuz için kenarı korkuluklu, 80 x190 cmebatlarında bir karyola araştırmasına başladık. Biz interneti altüst ederken  aradığımız karyola burnumuzun dibinden (dedesinin deposundan) çıktı. Umayın 30 sene önce kullandığı karyola muhteşem paketlenmiş bir şekilde depoda bizi bekliyormuş meğer. Masif cevizden yapılma karyola anadan oğula törenle yatay geçiş yaptı. Yatak olarak da yine uzun araştırmalar sonucu aynı markada karar kıldık:İşbir. Adamlar hakkaten yatak konusunda rakipsiz. Ama malesef 80×190 ebatı özel üretiliyormuş,biz de siparişi verdik bekliyoruz bakalım.

-Bir bardaktan diğerine su aktarma oyunu her seferinde üstünü başını ıslatması ile sonlandığı için artık su yerine mercimek dolduruyoruz bardağa. Tabi bu oyun da genelde mercimeklerin her tarafa saçılması ile sonlanıyor. Ne kadar toplamaya çalışsak da halının arasına girenlere ulaşamıyoruz. Şakasever temizlikçi ablamız geçen geldiğinde “Salona mercimek ekmişsiniz ama sulamayı unutmuşsunuz” dedi:)

-Evde eyleyemiyoruz artık Tayga’yı,çok sıkılıyor. Park filan da kesmiyor artık.Ne zamandır bir oyun grubu arıyoruz ama bulamadık.Tam gün kreşe vermek de istemiyoruz,şimdilik lokantaların çocuk oyun alanlarında farklı çocuklarla interaksiyona girmesini sağlamaya çalışıyoruz ama o da geçici bir çözüm.Hasan Usta diye bi lokanta var burda,onun oyun alanını çok sevdi,özellikle top havuzunda çıldırıyor,histerik çığlıklar atarak eğleniyor. Bi de Mono Cafe diye bi pastanenin açık oyun alanı var ama Hasan Usta kadar eğlenceli ve samimi bir mekan değil.

-Her geçen gün daha da sinirli bir çocuk oluyor. Kızdığı zaman eliyle kafasına vuruyor, bu bizi önce çok endişelendirdi ama araştırınca öğrendik ki çok çok yaygın bir davranış şekliymiş:

Bebeklerde, kendi elini kullanarak ya da beşiğinin kenarı gibi başka bir nesneye çarparak kafasına vurma davranışı tahmin edilenden çok daha sık karşılaşılan bir durumdur. Bu davranışın genelde 9 ay civarı başlayıp 18-24 ay arasında en yüksek seviyeye ulaştığı ve pek çok çocukta 3 yaş civarında tamamen bittiği görülmektedir. Çocukların kafasına vurma davranışının kendi kendini rahatlatma amacına hizmet ettiği düşünülür. Çocuğunuzun özellikle onu tasvip etmediğiniz zaman kafasına vurması, bu davranışın “engellenme” duygusuna verdiği fiziksel bir tepki olduğunu gösterebilir. Yaşadığı duyguları sözlerle ifade etme becerisi henüz yeterince gelişmediği için yaşadığı güçlü engellenme duygusuyla başa çıkamıyor ve bu sıkıntı veren durum karşısında kafasına vurarak kendini rahatlatmaya çalışıyor olabilir. Bu davranışıyla başa çıkabilmek için uygulayacağınız en sağlıklı yöntem, onu gün içinde uzun süreli olarak sıkıntı durumunda bırakmaktan kaçınmanız ve kendi kafasına vurduğu zamanlar hariç ona olumlu anlamda bolca ilgi göstermenizdir. Ayrıca, yaptığı bir şeyin tasvip edilmemesi karşısında hissettiği engellenme duygusunu sözlerle açıklamanız kızınızın duyguları tanımasına ve onları düzenleyebilmeyi öğrenmesini sağlar. Böyle durumlarda örneğin; “Şimdi kızdın biliyorum ama …. yapmana izin veremem.” “Kızgınlığın geçene kadar sana sarılayım” gibi şeyler söylemeniz hem duygularıyla başa çıkabilmesine yardımcı olur hem de duyguların isimlerini öğretir. Çocuğunuzun dil becerileri ve duyguları anlatan kelime hazinesi geliştikçe kendine ifade biçimi sözel hale dönecek ve kafasına vurma davranışı daha çabuk ortadan kalkacaktır.

Gelişim Uzmanı Psikolog Sinem Olcay

Written by gurkanyucel

02 Mayıs 2011 08:41

Uncategorized kategorisinde yayınlandı

4 Yanıt

Subscribe to comments with RSS.

  1. Mercimegi gec, nohut en guzeli. Sila bigun nohut istedi pismemis, anlamadik verdik, baya oynadi, ordan aldi oraya koydu, oyuncak kaplarda pisirdi. O ara daha konusmuyodu, sonra okuluna bi gittim, benzer kaplarda nohut var. Megersem orda yapiyolarmis… daha rahat toplanir nohut hem… ama bogaza kacabilir, devamli kontrol gerekli (burda oyuncaklarin ustunde yazan “supervision required”i cevirdim, iirenc oldu…

    Srp

    03 Mayıs 2011 at 21:38

    • :)) bi de “do not leave the child unattended” var:)
      nohut bizim de aklımıza geldi ama aynen dediğin gibi boğaza kaçma riski bizi mercimeğe yöneltti.

      gurkanyucel

      08 Mayıs 2011 at 09:32

  2. Gürkan, Çınar da bu ayda kafasını yere vurmayı keşfetmişti sinirlendiğinde. Bir ara zıvanadan çıkmıştı. Şimdi daha az yapıyor, çooook sinirlenmesi lazım.

    Bu bulduğun yazıda söylenenleri yapıyoruz biz de… neyse, bizde 3’e az kaldı. Sizin için de, geçecek, diyorum 🙂

    Başak

    02 Mayıs 2011 at 10:37

    • ben de innşallah diyorum

      gurkanyucel

      02 Mayıs 2011 at 18:52


gurkanyucel için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Melke On The Road

Travel blog | Seyahat Blogu